vuslatyeri
  => 2. Sayı (Ocak 2007)
 





2. Sayı (Ocak 2007)   


  Editörden A. Cihangir İŞBİLİR
2. Sayı Editörden
Merhaba!
Kur’ân, öyle bir mucizeler membaı ve sırlar sandukçası ki, göz görse “mâşâallah”, akıl anlasa “bârekâllah”, kalp derk etse “sübhânallah” diyecek...
Beşer tâkatinin üstünde bir hârikulâdelikteki Kur’ân, mânâ olarak mucize olduğu gibi lâfız olarak da mucize...
  Nasihat nasıl tesirli olur? Muhammed ÇETİN
  Dinlemek ya da Mp3 olarak indirmek için TIKLAYIN
Her şeyden evvel, yaptığımız nasihatin tesirli olması için muhatapların seviyesini ve ihtiyacını göz önünde bulundurmamız gerekir. Zira insanların ihtiyaçları zaman ve zemine göre, insanları etkisi altına alan hadiselere binaen elbette farklı olacaktır. Nasıl ki hastalığın mizacına göre ilaçlar tebeddül ediyor, değişiyor, öyle de dinleyenlerin seviyelerine uygun bir sohbet yapılmalıdır ki hikmetli ve güzel bir nasîhat olsun. Yoksa o dersten istifade ya az olur veya hiç olmaz.
  Bu fani ömür bitti; az önce! Melike YAZIR

  Dinlemek ya da Mp3 olarak indirmek için TIKLAYIN
Kendimize göre ne kadar emîniz. Hayatımızda hiç kimseyi aldatmadık! Belki alenen kimseyi aldatmadık, oyalamadık. Fakat farkına varmadan oyaladığımız, aldattığımız birisi var: Kendimiz...
Her zaman sığındığımız bir kelime: “Biraz sonra yaparım.” Dilimizde küçük bir cümle… O anda rahatlatıcı bir ilaç gibi.

  En büyük ikramiye size çıktı! Haberiniz var mı? Zafer ENGİNSOY

  Dinlemek ya da Mp3 olarak indirmek için TIKLAYIN
Evet, yanlış okumadınız. Büyük ikramiye size çıktı! Yani bu asırda yaşayan bütün Müslümanlara çıktı. Fakat ya haberimiz yok ya da büyüklüğünü tam idrak edemiyoruz!
???? ?????? ??????? ??? ???? ????? ??? ??? ??? ????
Bu hadîs-i şerif asrımıza bakıyor. Bu asrın özelliklerini ve beraberinde getirdiği büyük müjdeyi haber veriyor. Hadîs-i şerifin ifâde ettiği mânâ meâlen şöyle: “Ümmetim fesâda düştüğünde kim benim sünnetime (İslâm’ın hükümlerine) sımsıkı tutunursa ona yüz şehîdin ecri vardır.”

  Kur’ân: Mu’cizeler Hazinesi H. Sabri ÇOŞKUN

  Dinlemek ya da Mp3 olarak indirmek için TIKLAYIN
Bin dört yüz senedir Kur’ân-ı Hakîm’e nazîre yapılamaması, bir benzer getirilememesi, onun üzerindeki ‘i‘câz’ damgasını güneş gibi âşikâre gösteriyor. O Furkân’ın üzerindeki ‘i‘câz’ mührü dahi, Kur’ân-ı Hakîm’in ‘Kelâmullah’ olduğunu kat‘î bir sûrette ispat ediyor. “(Habîbim, yâ Muhammed!) De ki: ‘Yemîn olsun, eğer insanlar ve cinler bu Kur’ân’ın bir benzerini getirmek üzere bir araya gelseler, birbirlerine yardımcı da olsalar, (yine) onun benzerini getiremezler’ ” (17/88)

İ‘câz, Fahr-ı Âlem (asm)’ın risâlet da‘vâsında göstermiş olduğu en büyük mucizesi olan Kur’ân-ı Mu‘cizü’l-Beyân’ın, sahib olduğu harikulade hususiyetleriyle, başkalarını, onun benzerini yapmaktan “âciz” bırakarak hakkaniyetini ispat etmesi demektir.




Kur’ân Meydan Okuyor! Berâ GÜNDOĞAR
  Dinlemek ya da Mp3 olarak indirmek için TIKLAYIN
Arab ediblerinin i‘câz-ı Kur’ân’ın bir tek vechi olan belâğatı noktasında tek bir sûresinin mislini getirmekten çekinmeleri ve şimdiye kadar hiçbir i’câz vechine karşı çıkamamaları ve acz içinde sükût etmeleri, Kur’ân’ın i‘câzına, mucize oluşuna, beşerin gücünün fevkinde oluşuna en büyük delildir.

Hâlbuki Kur’ân defalarca: “Eğer bunun Allah kelâmı olduğunda şübheniz varsa, haydi benzerini getiriniz” diye meydan okumuştur ve okuyor.
Üstad Bedîüzzaman Hazretleri, Kur’ân’ın muârazaya dâ‘vet eden çok sayıdaki âyetlerini sekiz mertebede şöylece îzâh ediyor:

  Yaran istersen Kur’ân yeter! Dr. Esad ÇELİK

  Dinlemek ya da Mp3 olarak indirmek için TIKLAYIN
Kur’ân sadece dinlense ve hiçbir mânâsı anlaşılmasa dahi dinleyenlere verdiği huzur ve ferahlık, onun kendisine îmân etmeyenlere dahi gösterdiği mucizevî bir i’câzıdır. Dünyanın değişik yerlerinde bu konuda özellikle hastalara Kur’ân okunması ile ilgili yapılan birçok bilimsel araştırmalar bunu ispat etmiştir.

Kur’ân’ın usanç vermemesi onun ayrı bir mucizevî özelliğidir. Defalarca okunmasına rağmen bıktırmaması onun insan sözü olmadığının en büyük bir delilidir. Kâinatta Fâtiha Sûresi kadar okunan bir başka metin yoktur. Sadece bir Müslüman 15 yaşında düzenli olarak namaz kılmaya başlasa 60 yaşına kadar geçen 45 senelik ömründe Fâtiha Sûresi’ni 657.000 kere sadece namazda okur.

  Kur’ân’ın mu’cizeleri kıyamete kadar bâkîdir Sinan YILMAZ

 Dinlemek ya da Mp3 olarak indirmek için TIKLAYIN
İslâm âlimleri Peygamberimiz (sav)’ın bin kadar mucizesi olduğunu tespit etmişlerdir. Kur’ân-ı Kerîm ise onun en büyük mucizesidir ve bütün bu mucizeler içerisinde Kur’ân’ın müstesnâ bir yeri vardır. Peygamberimiz (sav) şöyle buyurmuştur: “Peygamberlerden her bir peygambere insanların îman etmesi için (Allah tarafından) mutlaka mucizeler verilmiştir. Bana verilen mucize ise Allah’ın bana vahyettiği Kur’ân’dır. Bu yüzden kıyâmet gününde tâbi’leri en çok olanın ben olacağımı umuyorum.” (Buhârî, Müslim)

  Kur’ân’ın belâgati İdris FERİD

  Dinlemek ya da Mp3 olarak indirmek için TIKLAYIN
Kur’ân mucizedir ve Allah kelâmıdır. Kur’ân’ın edebî yönü yani belâgati onun mucize oluşunun en bâriz cihetidir.
Bu yazımızda Kur’ân’ın edebî özelliğini bir nebze tanıtmaya çalışacağız. Kur’ân’ın belâgat ve fesâhati elbette bir dergi yazısının boyutlarını aşar. Burada yapmak istediğimiz sadece (?????? ??) “Katre denize delalet eder” sözü mûcibince Kur’ân’ın bir âyetindeki edebî özellikleri göstererek bütünü hakkında bir fikir vermeye çalışmaktır.

Katre ile kastettiğimiz pek çok âlimin edebî özelliğine hayran olduğu Hûd Sûresi’nin 44. âyetidir. Bu âyette şöyle buyrulur:

  Kur’ân’da her şey vardır Mehmed Lütfi EYMEN

  Dinlemek ya da Mp3 olarak indirmek için TIKLAYIN
Kur’ân-ı Kerîm tarih, coğrafya muallimi değildir. Ancak âlemin nizam ve intizamından bahisle, Sâni’in mârifet ve azametini insanlara ders veren mürşid bir kitabdır. O hâlde sâir şeyler bu maksada hizmet ettiği ölçüde Kur’ân’da yer alacaklardır.

 
 
“Ne yaş ne de kuru (hiçbir şey) yoktur ki, Kitâb-ı Mübînde (apaçık bir kitabda) bulunmasın (En’âm, 59)!”


Kur’ân’ın hükümleri değişmez Mustafa EMEK
  Dinlemek ya da Mp3 olarak indirmek için TIKLAYIN
Kur’ân, âlemleri yaratan ve idare eden Allah’ın kelâmı olduğu için şu âlemin küçük bir misali olan insanın hayatını da tanzîm eder. Kur’ân’ın fıtrata uygun bu hükümleri de mucizedir ve hiçbir şey ve hiçbir gelişme o hükümleri değiştiremez ve hükümden düşüremez.

“Ne mümkün zulm ile, bîdâd ile, imha-yı hakikat; Çalış kalbi kaldır, muktedirsen âdemiyetten!”
 
Kur’ân-ı Hakîm’in hükümleri (emir ve yasakları), insanda ve âlemde tecellî eden ve ‘âdetullah’ tabir edilen fıtrî kanunlara muvâfıktır. Çünkü kâinatta tecellî eden kanunlar da Kur’ân’ın hükümleri de Âlemlerin Rabbine âittir. Bunun için asırlar da geçse, zaman da başkalaşsa Kur’ân’ın hükümleri hep bâkî kalır, dâima tazeliğini muhafaza eder, asla değişmez
  İ’câz-ı Kur’ân’la alâkalı ıstılahlar Muhlis AYDINLI
     1. BELÂGAT: Sözlükte, varmak ve hedefe ulaşmak, idrak etti, kâfi geldi, te’kidde son hadde vardı mânâsına gelir. Her şeyden önce maâni, beyân, bedi’ ve bunlarla ilgili diğer bütün özellikleri içine
alan bir ilmin adıdır.
 
Istılah olarak belâgat: Muktezâ-yı hale uygun söz söylemeye denir.
 
2. FESÂHAT: Sözlükte; açık olma ve ortaya koyma mânâlarına gelir.
Istılah olarak fesâhat: Sözün ses ve mânâ kusurlarından arınmış olarak, rahat telaffuz edilen, tanzîmi mükemmel olan, mânâsı kolay anlaşılan, tatlı ve akıcı olan sözdür. Fesahat, kelimede, kelâmda ve mütekellimde bulunan bir vasıftır.
  Resûlullah (asm)’ın dilinden Kur’ân  
???? ?? ??????? ??? ? ??? ??? ??:
?? ????? ?? ??????? ??? ? ??? ????? ?????? ??????? ?? ?? ???? ????? ????? ???????? ????? ???? ??? ??.?????????? ??????????
  Dinlemek ya da Mp3 olarak indirmek için TIKLAYIN
Ebû Hureyre (ra) şöyle demiştir:
Cebrâil as.) her sene (Ramazanda) Kurân-ı Kerîm’i Hz. Peygamber (asm)’a bir defa arz eder, okurdu. Vefat ettiği sene iki kere arz etti, okudu.
(Buhârî)
  Portakal. misk ve Kur’ân Dr. Yusuf Bahadır DEREN

     Sıcacık, insanı rahatlatan turuncu bir rengi vardır. Parlak kabuğu ve yuvarlak şekliyle gerçek bir güneşi andırır. İçi keseciklerle dolu beyaz kabukla kaplı, etli, sulu, tatlı bir meyvedir. En önemlisi de Allah ona özel kokulu bir yağ vermiştir. Nerede onu soysan, kabuklarını çıkarsan bulunduğu yeri, her fıtratın hoşlanacağı bir koku kaplar. Evet, tadı gibi kokusu da güzel olan portakaldan bahsediyoruz…

  Kur’ân’da temsil metodu Ahmed PAK

  Dinlemek ya da Mp3 olarak indirmek için TIKLAYIN
Temsil, iki şey arasındaki benzerliğe dayanıp birisi hakkında verilen bir hükmü diğeri hakkında da vermektir veya bilinmeyen çıplak bir hakikati ona benzeyen başka bir şeyle kıyaslamak ve o mücerred hakikati bu vesileyle idrak ettirmek demektir.

Temsillerin insanlar üzerinde çok büyük etkileri vardır. Duygular, temsilin canlandırma yönünden etkilenirken, akıl da bilmediği bir şeyi temsilin kıyas yönünden öğrenir. İrşad mesleğinde ve tebliğde temsilin tartışma götürmez bir yeri vardır ve insanlar ince hakikatleri ve sırları daha çok kıyas ve temsiller yoluyla öğrenirler.




’Türkçe Kur’ân’ olmaz! Metin Said SERDENGEÇTİ
 
 Dinlemek ya da Mp3 olarak indirmek için TIKLAYIN
Rabbimizin “Şüphesiz ki biz onu, anlayasınız diye Arapça bir Kur’ân olarak indirdik” buyurmuş olması, Kur’ân’ın Arapça okunması gereğini açıkça ifade etmektedir kanaatindeyim. Gerçi böyle bir suali soran kişinin kastı da, aksi olmasa gerektir. Öyleyse nedir?

Bu mesele iki cihetle ele alınıp, ona göre değerlendirilmek durumundadır. Bunlardan birisi, Kur’ân Latin harfleriyle ifade edilebilir ve okunabilir mi? Diğeri, meâl ve tercüme Kur’ân’ın yerini tutabilir mi?
  Bir misyonerle kurban sohbeti: Kurban gerçeği Zakir GÜLER
    Denizli’de, bir kardeşimizin dükkânında, Amerikalı bir misyonerle yaptığımız uzun bir münazâranın sonunda, sorduğu suâline verdiğim şu mânâdaki cevabı, Kurban Bayramı münâsebetiyle sizlerle paylaşmak istiyorum.
Birçok meseleyi tartıştıktan sonra misyoner:
—Acaba Kur’ân, sevgi ve muhabbete ne derece önem veriyor? diye sordu.
  Rahmân’ın ve Nebî’nin Misafirleri Hicaz’da!  
 Rahman ve Nebî'ye nerelerden ne kadar misafir geldiğini gösteren bir haritayı size sunuyoruz...
  Hacılara velâyetten bir nasip var Cemaleddin ŞENER

    Bir hacı, ne kadar avamdan biri de olsa, manen yüksek mertebelere ulaşmış bir veli gibi umum yeryüzünün azametli Rabb’i olduğunun şuuruna vararak Allah’a yönelir. Çünkü hac davetiyle huzuruna çıktığı Rabbi’nin yalnızca kendi Rabb’i değil, belki dünyanın her tarafından aynı davete icâbet ederek koşup gelen milyonlarca hacıların da Rabb’i olduğunu ve hepsinin o yüce Zât’a kulluk etmeye geldiğini görmekle tam mânâsıyla hisseder.

  Resûlullah (asm)’ın büyük inkılâbı Dr. Halil İbrahim PİRAHMEDOĞLU

     Geçen yazımızda Îsâ (as)’ın vazifesini “Gerçeğin Ruhu” diye tarif ettiği, yani bir hakîkî ve sâlih bir Peygambere bıraktığını ifade etmiştik. “Ne var ki O, yani Gerçeğin Ruhu gelince sizi her gerçeğe yöneltecek.” (Yuhanna, 16:13) Burada geçen “Ruh”un peygamberle eşanlamlı kullanıldığını, yine Yuhanna’nın mektubundan (1.mektup/Yuhanna, 4:1) nakletmiştik. Dolayısıyla “Gerçeğin Ruhu”, gerçek peygamber olması gerekir; öyle bir peygamber ki hakîkat onda teşahhus etsin.



Denizin dibindeki inciler Mustafa YANKIN

     Bir kimsenin bizim vâsıtamızla Rabbimizi tanıması bizim için tonlarca altın ve gümüşlere sahip olmaktan daha iyidir. Öyle ise bu manevî hazineden ellerimizi doldurmamız icap eder. Denizin dibinde duran, ister inci olsun isterse taş; farkı yoktur. Denizin dibindeki incileri çıkar ki senin olsun!
Allah’ın dînine hizmet noktasında bizlere düşen, üzerimize terettüp eden vazifeleri bihakkın yapmaya çalışmaktır. Kur’ân ve îman hizmetinde bulunmak en büyük ibâdettir. Öyle ise çalışmalarımıza ibâdet şuuru ve anlayışıyla devam etmemiz icap eder. Bedîüzzaman Hazretleri’nin ifâdesiyle; bizim vazîfemiz, yalnız kendi îmânımızı kurtarmak değil; başkalarının îmanlarını da muhafazaya çalışmaktır. Bu vazife ile mükellefiz. Bu mükellefiyeti, hizmeti her şeyin üstünde tutarak ve de hizmete ciddi devam ile îfâ edebiliriz.

  Cennet emeklilik kadar yakın değil mi? Ahmet YAVUZ
     Nice kişiler vardır ki âhiret hayatına, lezzetlerine ve keyiflerine “uzak” diyerek tâlip olmazlar. Fakat aynı insanlar emekliliğe, bir apartman dairesine, bir parça toprak olan arsaya, bir kısım makam ve mevkîlere ömürlerinin sonunda ulaştıkları halde hiç gocunmazlar ve uzak demezler.
 
Hatta bu uğurda çekmedikleri çile, görmedikleri cefâ kalmaz. Çok büyük yatırımlarla, emeklerle, gayretlerle ve mücadelelerle ömür sermayelerinin tamamını harcayarak gece-gündüz demeden kan-ter içinde uğraşırlar. Bu uğurda âdeta güneşi tanımazlar, çocuklarına doymazlar, uykuya kanmazlar, âileleri ile gurbettekiler gibidirler. İşin çok ilginç yanı bu hedeflerini elde etme garantileri yoktur. Çokları tam “ulaştım” dediği anda “Bütün nefisler ölümü tadacaktır!” gerçeği ile karşılaşmıştır.
  Alah’ım, bana Kur’ân okumayı nasîb eyle! Kerem GÜNDOĞAR
  Dinlemek ya da Mp3 olarak indirmek için TIKLAYIN
-Hadi Gülsüm Teyze, geç kaldık!
— Dur yavrum dur, geldim, ancak hazırlanabildim.
— Kur’ân’ını almadın mı?
— Aaaa unuttum bak hele; dur onu da alayım öyle çıkalım.
Kitaplığın en üst rafında muhâfazasının içinde duran Mushaf’a elini uzattı. Aldı almasına ama yine içi cız etti. Herkes okuyacak, o ise yalnızca satırlara bakacaktı. Hiç olmazsa nûrundan istifade etmekti niyeti.
  Suriye Mustafa YILMAZ
     Geçtiğimiz Ramazan bayramında UNESCO tarafından dünya kültür mirası kabul edilen Eski Halep, verimli toprakları ile Humus, Antik Palmira, birçok kültüre ev sahipliği yapmış Şam şehri ve bir sahil şehri olan Lazkiye’yi kapsayan bir geziye katıldık. Bu gezi bizim için bir bakıma tanıma gezisi oldu. 21 Ekim 2006 saat 06:00’da Antakya Cilvegözü sınır kapısından hareket ettik. Bayram öncesi fazla yoğun olmayan Suriye gümrüğünden bir saatten az süren işlemler ve yaklaşık 45 dakika süren yolculuğun ardından Halep’e ulaştık.
 
(1.GÜN) HALEP

Halep, Suriye’nin en büyük ikinci şehridir. Nüfusunun üç milyona yaklaştığı tahmin edilmektedir. Halep Arapça’da ve diğer bazı Sami dillerinde taze süt demektir. Halep, Osmanlı İmparatorluğu’nun en önemli şehirleri arasında yer almış, Türkçe deyimlere ve Türk edebiyatına yerleşmiştir. “Halep ordaysa arşın burada!” deyimi, Âşık Ömer’in “İşte geldim gidiyorum şen olasın Halep şehri” beyiti bu meyanda sayılabilir. Pek çok tarihçi Halep için “Doğunun Kraliçesi” ifadesini kullanmıştır. Kebabın kökeni tartışmalarında da Adana ve Urfa’ya rakiptir.
  Yalnız Kur’ân konuşsun Muhammed Ali EREN
  Dinlemek ya da Mp3 olarak indirmek için TIKLAYIN
Susun, susun ey insanlar, dinleyin bir ses var
Kâinat mescidinde hak söz Kur’ân okunur
 
 
Her şey sussun o konuşsun, nefis sussun akıl sussun
Kelâm-ı ezelîyle yalnız Rabbim konuşsun


Misvak: fıtrî diş macunu ve fırçası Dr. Ömer Faruk KÖK

    Misvak, Babilliler tarafından 7000 yıl önce kullanılıyordu. Eski Yunanlılar, Romalılar, Yahudiler, Mısırlılar misvakı kullanmışlardır. Kimyasal analizi yapıldığında (Salvadora persica) trimethylamine, salvadorine, chlorides, fluoride yanısıra fazla miktarda silica, sulphur, vitamin C, ve daha az miktarda tannins, saponins, flavenoids, ve sterols içerdiği anlaşılmıştır.
  Bulmaca  

 2. Sayıdaki bulmacanın cevabı

 

 

 

 

 
  Bugün 13 ziyaretçi (60 klik) kişi burdaydı!


REKLAM WERMEK İÇİN İLETİŞİM REKLAM WERMEK İÇİN İLETİŞİM

 
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol