vuslatyeri
  => 15. Sayı (Şubat 2008)
 
 



15. Sayı (Şubat 2008)   


  Editörden A. Cihangir İŞBİLİR
Koşuda son yüz metre…

Milletin sînesinden îmânı sökülebilir mi? Bu şeytânî tertibe cür’et edenler hiç olmamış değil; dehşetli ejderhalar îmânın erkânına ilişeli, İrfan Mekteblerini yağmalayalı henüz asır bile geçmedi!

“Kim gitmiş de gelmiş!”, “Görmediğim şeye inanmam!”, “Bilmem şu kadar âyet çağdışı!” gibi hezeyan tohumları boy bile verdi. Pozitivist eritim (eğitim değil!) çarkı, kâinatı Yaratan’dan soyutlayarak tanıtmak üzerine programlandı. Hedef, Kur’ân’ı kendi elleriyle parçalayacak, bir köşeye fırlatacak nesiller yetiştirmekti… İslâm’ı hatırlatacak ne varsa hayattan ihraç edilmek istendi; gaye, İslâmsız bir hayat tarzı tesis etmekti!..
  Günahlar! M. Zakir ÇETİN
  Dinlemek ya da Mp3 olarak indirmek için TIKLAYIN
DOSTLARI ÜZMENİN, DÜŞMANLARI SEVİNDİRMENİN VASITASI: Günahlar!

AKIL, VİCDAN VE HİSLERE HİTABEDEN TEBLİĞ
Tebliğ; akıl, vicdan ve hissiyata tesir edebilecek durumda olmalı. Evet, yapılan tebliğ aklı ikna etmekle beraber vicdanı da tatmin etmelidir. Kalbe gıda olup onun alacağı kudsî lezzetleri vermekle beraber, nefis için de hayırlara müşevvik olmaya, günahların içindeki elem ve sıkıntıları göstererek onlardan vazgeçirmeye vesile olmalıdır.
 
Mesela, dinleyenleri günahlardan vazgeçirmek için şöyle bir usûl takip edilebilir. Malumdur ki her dost, dostunun mes’udane hayatından lezzet aldığı gibi, onun zarara düşmesini de istemez. Eğer o dostu bilerek veya bilmeyerek bir zarara düşerse ve bir sıkıntıya maruz kalırsa onun çektiği elem ile de müteellim olur.

  Osmanlıca Nedir? Murat İNCEİMAMOĞLU
 Osmanlıca bin senelik Türk İslâm tarihinin, kültürünün, medeniyetinin, biliminin, felsefesinin oluşturduğu, İslâm harflerini alfabe olarak kabul etmiş bir milletin konuşma ve yazı dilidir. Osmanlıca muhteva ve şekil itibariyle birbirinden ayrılmaz üç unsurdan oluşuyor. Osmanlıcanın elbisesi İslâm harfleri, vücudu kelimeler, ruhu kelimelerin manalarıdır.


Dil bir milletin hafızasını, imanını, irfanını kültürünü ifade eden geçmiş ile gelecek arasında köprü kuran önemli bir araçtır. Bir dili anlaşılmaz kılmak belki o millete yapılacak en büyük suikasttır.


Bir şeyin tanınması için öncelikle tanımının çok iyi yapılması gerekmektedir. Onun için Osmanlıcayı anlamak için tanımının iyi yapılması gerekiyor. Ayrıca Osmanlıca mı, Osmanlı Türkçesi mi? Hangisi daha doğru bir isimlendirme oluyor?

 

 

  Canım Sıkılıyor! Mehlika YAĞMUR
Dikkat edin kalpler ancak Allah’ı anmakla huzura kavuşur. (Ra’d:28)
Mü’minlerin kalplerine, imanlarına iman katıp artırsınlar diye güven ve huzur indiren O’dur. (Fetih:4)
O’nu (cc) tanıyan ve itaat eden zindanda dahi olsa bahtiyardır. O’nu (cc) unutan saraylarda da olsa zindandadır, bedbahttır.
(Bediüzzaman Said Nursi)


BÜYÜK KÜÇÜK BÜTÜN İNSANLARA BÜYÜK BİR GERÇEKTEN HABER VEREN CÜMLE:

“Canım sıkılıyor!”

Yediden yetmişe her birimize “Canım sıkılıyor!” cümlesi oldukça tanıdıktır. İnsanoğlu can sıkıntısından kurtulmak için neler yapmaz ki?!
 
“Neden sıkılıyorsun?” diye sorulduğunda hatta “Neden sıkılıyorum?” diye kendi kendimize sorduğumuzda birçok kez cevabını bulamayız.
 
İnsanın sebebini açıklayamadığı belki de sebepsiz zannettiği bu ruh daralmaları aslında hiç de sebepsiz değil. Can sıkıntılarının en önemli sebebi bir hakîkat arayan ruhun hakîkat arayışının göz ardı edilmesidir. İnsanoğlu sadece gözüyle gördüğü şeylerle yani maddeyle çok meşgul olduğundandır ki; ruhundaki bu arayışın farkına varmaz.
 
Farkına varsa da ruhunun seslenişini bir şekilde bastırmaya, duymamaya çalışır. Hakîkat arayışının göz ardı edilmesi neticesinde ise ruh sesini can sıkıntıları ile (ki; bu ileride bunalımlara dönüşecektir) duyurmaya çalışır. Ruhlarımızın aradığı en büyük hakîkat ise; Allah’tır.

  Şükür İster Ahmed DANİŞMEND


Zulumât-ı ademde kalabilirdi bu ten;
Mûcid-i Hakîm “Ol!” dedi; kalmadık var olduk.

Mertebe-i câmidât olabilirdi bu beden;
Muhyî-yi Hayy tecellî etti; kalmadık hayy olduk.

Esnâf-ı nebâtât kalabilirdi bu can;
Fâtır-ı Kerîm irade etti; kalmadık zîruh olduk.

Ecnâs-ı hayvânât olabilirdi bu bendegân;
Rahîm-i Rahmân istedi; olmadık nâs olduk.

 

Er-Rahîm İlyas RAMAZANOĞLU
 Dinlemek ya da Mp3 olarak indirmek için TIKLAYIN
 
Evet kaşlar göze, gem ata mütemmim (tamamlayıcı) oldukları ve onların noksanlarını ikmal ettikleri (tamamladıkları) gibi; küçük ni’metler de, büyük ni’metlere mütemmimdirler (tamamlayıcıdırlar). Bu itibarla mütemmim olan haddizatında küçük de olsa, faydayı ikmal ettiğinden, büyükten daha büyük olması icab eder. Ve keza büyükten beklenilen menfaat, küçüğe mütevakkıf (bağlı) ise; o küçük, büyük sırasına geçer; o büyük dahi, küçük hükmünde kalır. Kilit ile anahtar, lisan (dil) ile ruh gibi.
(İşaratü’l-İ’caz)

MÂNÂSI HAKKINDA İZAHLAR

Rahîm ismi, çoğunlukla umumi kullanmadan dolayı sıfat olan bir ism-i hastır. Çünkü lügat bakımından rahm ve rahmetten türemiş devam-ı mübalağa ifade eden bir sıfat-ı müşebbehe sigasıdır ki, pek merhametli, çok rahmet sahibi anlamına sıfat olmuştur.
(Elmalılı)
  Meydan savaşları iki İdris FERİD
 Dinlemek ya da Mp3 olarak indirmek için TIKLAYIN
 Hayatta galibiyet kadar, mağlubiyetin de normal olduğunu kabullenmeliyiz. Bir ordu her zaman galip gelmez. Allahın yüce Resulü de Uhud’un nihayetinde, Huneyn’in bidayetinde mağlubiyet yaşamıştı.
 
Allah yüce kitabında “Biz bu günleri insanlar arasında evirir çeviririz (bir gün biri galip gelir, bir gün diğeri.)” buyuruyor. Gündüz daimi olmadığı gibi, gece de daimi değildir.
 
Bizim gecemiz de daimi olmayacak. (Sabah yakın değil midir?)Allah’ım! Bütün hamdler Sana mahsustur.
 
Allah’ım! Senin genişlettiğini daraltacak, uzaklaştırdığını yaklaştıracak, yaklaştırdığını da uzaklaştıracak yoktur! Senin vermediğini verecek, verdiğini de engelleyecek yoktur! Senin doğrulttuğunu saptıracak, saptırdığını da doğrultacak yoktur!
 
Allah’ım! Bereketlerini, rahmetini, fazlını ve rızkını üzerimize yay!
 
Allah’ım! İhtiyaç gününde Senden nimet, korku gününde de Senden emniyet istiyoruz! Allah’ım! Bize verdiğin şeyin şerrinden de, vermediğin şeyin şerrinden de Sana sığınıyoruz!
 
Allah’ım! Bize imanı sevdir ve onu bize güzel göster
  Kaptan-ı derya: “İnsan” Asuman CİHAN

İçlerinden çok heybetli birisi onu aldı limana getirdi. Her şeyini teslim etmişti. Dizleri üzerine çöktü, secdeye kapandı. “Ey Kâinatın halikı, ey kıymetli padişahım! Senin saltanat dairelerini uzaktan bile görünce titriyorum. Sana sunduğum bu gemideki hediyeler senin saltanatının yanında hiçtir. Bana merhamet et! Beni bağışla!” dedi.

O kyanusun dev dalgaları gemiyi yutarcasına güverteye çarpıyor, direkler çatırdıyor, gemi bir o tarafa bir bu tarafa yalpalıyordu. Ama kaptanın dirayeti ve mürettebatın gayretiyle gemi istikametini şaşırmıyor hedefine doğru yol alıyordu.Hiç gitmediği, görmediği bir memlekete gidiyordu gemi.
 
Mimarisi, kullanılan malzemeleri de harikuladeydi. Her bir malzeme farklı ülkelerden getirtilmiş, en münasip yerlere yerleştirilmişti. Yemen, Hint işi halılar, örtülerle döşenmişti. Devlet bu kıymetli malları kaptanın zimmetine vermiş ona emanet etmişti.
  Kudretin âyineleri çoktur (Lemaat tahlilleri-2) Cemaleddin ŞENER

 Dinlemek ya da Mp3 olarak indirmek için TIKLAYIN

LEMAAT TAHLİLLERİ

Kudretin âyineleri çoktur

Her bir hava zerresi “ışıma” denilen bir yolla güneş ışınlarını aks ettirdiği için daha güneş doğmadan ışıkları hava zerrelerinde aks ederek sabahın aydınlığını temin eder. Aynı sebepten, hava tabakası olmayan Ay yüzeyinde, gündüz vakti loş ve sönük bir aydınlık olur.

Kudret-i Zülcelal’in pekçoktur mir’atleri. Herbiri ötekinden daha eşeff ve eltaf pencereler açıyor bir âlem-i misale.

Sudan havaya kadar, havadan tâ esîre, esîrden tâ misale, misalden tâ ervaha, ervahtan tâ zamana, zamandan tâ hayale,

Hayalden fikre kadar muhtelif âyineler, daima temsil eder şuunat-ı seyyale. Kulağınla nazar et âyine-i havaya: Kelime-i vâhide, olur milyon kelimât!

Acib istinsah eder o kudretin kâlemi.. şu sırr-ı tenasülât...

1- Kudret-i Zülcelal’in pekçoktur mir’atleri (aynaları). Herbiri ötekinden daha eşeff (daha şeffaf) ve eltaf (daha latif, ince) pencereler açıyor bir âlem-i misale (görüntüler âlemine).
  Öğreniyorum H. Gökhan KARAÇİVİ


Sayabileceğim değişmeyen üç şey, birincisi değişimin mutlak olduğu, ikincisi temel inançlar ve değerler, üçüncüsü ilk ikisine sürekli kaynak teşkil edecek seçeneklerimiz diyebilirim.

Bu üç şeyin bizim için ifade ettikleri hayat sürecindeki değişmez istinad noktalarımız olabilir. Hayat devam ettiği sürece öğreniyoruz, anne rahminde başlayan öğrenme son nefes tükeninceye kadar devam ediyor.
Her öğrenme sonucunda ne oluyor dersiniz? Değişiyoruz!

Minicik ellerimiz, minicik ayaklarımızla ana rahmindeki ilk eylemlerimiz ve aldığımız tepkilerle öğrenmeye başlıyoruz.

Dünyadaki ilk nefes ile birlikte hissettiğimiz ihtiyaçlarımızı “duyun beni!” dercesine var gücümüz ile seslenerek temin ettik, sonrası?..

Nlp eğitmeni
www.degisimrehberi.com
rehber@degisimrehberi.com

Biz isteriz Allah da verir Ayşenur YİĞİTER
 BAŞARI BİR TERCİHTİR!
Biz isteriz Allah da verir


Tembellik bu asrın en bariz hastalıklarından biri. Çok acı ama şu anda bir yerlerde ömrü boyunca kendini fark edemeyen ve ölmek üzere olan bir fizik dahisi, dünyayı değiştirecek bir lider, İslâm’ı ve insaniyeti muvaffakiyete taşıyacak bir kahraman var. Kim bilir belki de o sensin!?

Yaşadığımız sürece tarihe ismini kazıyan insanlara hayran olduk durduk. Mimar Sinanlar, Fatihler, Edisonlar, Aristolar… Hep onlara gıpta ettik, onlar gibi olmak istedik. Lâkin hayran olup gıpta etmekle kaldık. Bir gün birileri bize “Sen şunu başar!” dediğinde “Ben dâhî miyim!” dedik çıktık işin içinden.
 
Beynimizin meydanlarına pankartlar açtık: “Kapasitem yok!” diye. İnandırdık buna kendimizi. Kimi zaman ‘yetenek sahibi’ dedik başaranlara, kimi zaman ‘dâhî’. Tembelliğimizle yüzleşmeye cesaret edemedik.
 
Oysa sonsuz Âdil olan yaratıcının bütün insanları hiç bir haksızlık yapmadan yarattığını biliyorduk. Bir insanın bir yönde diğer insanın ise başka bir yönde mutlaka bir istidadı bulunduğunu akıl edemedik. Mûcitler, aldıkları başarılarla tarihe adını kazıyanlar insan üstü varlıklar değildi elbette. Onların bizden tek bir üstünlüğü vardı; o da çalışmaktı.
  Kafkas Kartalı Şeyh Şamil Feridun ŞAMİL
 Dinlemek ya da Mp3 olarak indirmek için TIKLAYIN
Şamil, aşkına düştüğü son menzile bir an evvel varmak için Sultan’ın kendisine tahsis ettiği vapur ile yola koyulur. Vapurun her uğradığı yerde, halk görülmemiş bir heyecanla Şeyh Şamil’i karşılıyor, onun duasını almak yarışına giriyorlardı.
 
Peygamberimizin ve Kâbe’nin hasretiyle yanan Şeyh Şamil’in heyecanı, oralara yaklaştıkça artıyordu.
 
O sırada Mekke emîri olan Şerif Abdullah da, Şeyh Şâmil’i çok seviyordu.
 
Onu büyük bir itibarla karşıladı.

Hicaz’da, onun büyük bir âlim ve kahraman olduğunu işiten herkes, onu görmeye can atıyor, ilgi ve hürmet gösteriyordu.
 
Hac sırasında orada bulunduğunu duyan, dünyanın dört bir yanından gelmiş yaklaşık yüzbin müslümanın onu görmek için meydana getirdiği izdiham sonucu, hükümet makamları İmam Şamil’i Kâbe’nin üstüne çıkarmak suretiyle bu hayran kalabalığın arzusunu tatmin edebildi.
  Kardeşlikten bir katre Zeynep Dilara YAKUT
 Nedir İslâm davasındaki kardeşlik? Derin derin hiç düşündünüz mü? Manasını hissederek yaşadınız mı?
 
İhlasla yoğrulmuş bir muhabbet, riyasız ve karşılıksız bir muavenet, aynı göz ile görebilmek, aynı kulak ile işitebilmek, bir kalp ile hissedebilmek, bir ruh olabilmek…
 
İfade etmekte kelimeler kifayetsiz kalıyorsa elbette yaşanır kardeşlik! Yaşamaktaysanız bu ulvî hisleri elbette söze ne hacet!

Her münasebetin dünyevi menfaatlere dayandığı günümüzde zevc-zevce, evlat-ebeveyn arasında dahi bir karşılık gözlenmekte. İslâm davasındaki kardeşlikte ise asla menfaat söz konusu değildir, olamaz.

Manevi bir ortaklıktır kardeşlik. Mutlulukta, kederde, endişelerde, umutlarda beraberliktir. “Kalbten kalbe yol vardır” kaidesince kardeşlik bir gönül iletişimidir. Hissedebilme, anlayabilme sanatıdır.
 
Sormadan cevap almaktır. İnanmaktır, güvenmektir, dualarda buluşmak belki de hiç ayrı olmamaktır, hiç yalnız kalmamaktır kardeşlik.
 
Aşktır, şefkattir, sabırdır, metanettir. Engelleri aşmada ise mücadele ruhudur İslâm davasındaki kardeşlik.
  Tevbe kapısı Hatice Nur EDEBALİ

 Dinlemek ya da Mp3 olarak indirmek için TIKLAYIN
“De ki: ‘Ey kendi aleyhlerinde olmak üzere ölçüyü taşıran kullarım. Allah’ın rahmetinden umut kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları bağışlar. Çünkü O, bağışlayandır, esirgeyendir. Azap size gelip çatmadan evvel, Rabb’inize yönelip-dönün ve O’na teslim olun. Sonra size yardım edilmez.
 
Rabb’inizden, size indirilenin en güzeline uyun; siz hiç şuurunda değilken, azap apansız size gelip çatmadan evvel.’”
(Zümer Suresi; 53-55)

Ş eytan Cennette rahat içerisinde yaşarken kendisinin Cennetten çıkarılmasına sebep olarak gördüğü insanı baş düşmanı görmüş ve Kıyamete kadar onları azdırıp yoldan çıkaracağına dair yemin etmiştir.
 
Yegâne hedefi insanları cehenneme sürüklemek olan şeytanın çok çeşitli aldatma yolları vardır. İşte onlardan en önemlisi de insana hatasını hata olarak göstermemektir.
  En mükemmel insan İsmail PÜTKÜL

 Dinlemek ya da Mp3 olarak indirmek için TIKLAYIN

En mükemmel insan, gerçek medeniyet

Bu zamanın yüksek teknolojisinde ilk çağ vahşetini yaşayan sözde medenileri Hz.Muhammed (asm)’mı tanımasa, getirdiği dini hareketlerine tatbik etmese bizler her zaman milyonlarca sivilleri öldüren demokratları, gökdelenler yapan hırsızları, demokrasi nutukları atan müstebid zorbaları, sömürgeleriyle zenginleşen hırsız sahtekarları, yalan görüntülerle toplumu yanlış yönlendiren yalancı habercileri kendi menfaati için milletini satan silik insanları görmeye devam edeceğiz.

İnsanlık âlemi çok büyük komutanlar, çok meşhur siyasetçiler, çok kıymetli pedegoglar, çok adaletli hâkimler ve çok büyük peygamberlere şahit olmuştur. Ama şüphesiz ki bu insanlar içinde, en mükemmel fert Hz.Muhammed (a.s.m) olmuştur. Çünkü o hem en büyük bir siyasetçi (idareci) hem en büyük bir komutan, hem en mükemmel bir öğretmen, hem en mükemmel bir eğitici, hem en adaletli bir hâkim, hem çok iyi bir aile reisi gibi birçok mükemmel sıfatı kendisinde bulunduran en meşhur insandır.

İlahi Adalet Ali Kadir UYAR
 Ali Kadir UYAR

 

 Dinlemek ya da Mp3 olarak indirmek için TIKLAYIN

Beşerin adaletine göre, 1 dakika bir kişiye kızıp, onu öldürdüğünüz zaman, karşılığında 7.884.000 dakika (15 yıl) hapis yatmak kanun’u adalet sayılıyorsa, böyle bir ceza aklımız tarafından makul görülüyorsa, İşte kâinatı yaratan Zâtı inkar eden kişi, sanki 1000 kişiyi öldürmüş gibidir.
SORU:

Hem, “Allah insanı çok seviyor, kâinatı onun hizmetine sunmuş” diyoruz, hem de “Allah kısacık bir zamandaki küfrüne mukabil, insanı ebedi cehenneme atacak” diyoruz, bu nasıl adalet olur?

CEVAP:

Nasıl ki çok meşhur ve çok san’atkar bir ressamı, eğer tanımıyorsak, bilmiyorsak, onun resimlerinin bizim yanımızda değeri ancak, kâğıdı, tahtası ve boyası kadardır.

Ressamı inkâr ettiğimizde, “Böyle bir ressam yok!” dediğimizde, onun yaptığı bütün san’at eserlerini de yok saymamız gerekmektedir.

Ayrıca, onu tanıyıp bilen ve eserlerine değer atfeden herkese karşı, bir aşağılama, bir tahkir yapmış oluruz,

  Yüzyıl Na’tleri ve Şâirleri Zafer ŞIK
 Peygamberimiz (sav)’i övmek, ona yalvarıp şefâat dilemek amacıyla yazılan şiirlere na’t denir.

Na’t yazmakla ün salmış kişilere “na’t-gû”; özel dini törenlerde naat okuyanlara “na’t-hân” denilir. İlk na’t örnekleri Arab edebiyâtında görülmüştür.

Türk edebiyâtında ise Îrân’dan geçmiştir. Hemen hemen her dîvân şâiri Hz. Peygambere (sav) âit konuların heyecânıyla anlatıldığı na’t türünde en az bir şiir kaleme almıştır. Na’tlerin konusu, Hz. Peygamberin risâleti …vb olabilir. Kullanılan dil ise konunun kutsallığından dolayı san’atlı ve ağırdır.

Asr-ı saâdetten günümüze kadar Efendimize sayısız na’tler kaleme alınmıştır.. Hatta yeryüzünde hiçbir kimseye bu kadar şiir yazılmamış desek hatâ olmaz.

Asr-ı saâdette, bir çok şâir sahâbî vardı. Ensârdan; Hassan b. Sâbit, Ka’b b. Mâlik ve Abdullâh b. Revâha şâir sahâbîlerin meşhûrlarıdır.
  Bulmaca  

 

 

 

 

 

 

 

 

14. Sayıdaki (Ocak) bulmacamızın cevabına buradan ulaşabilirsiniz.

 
  Bugün 6 ziyaretçi (19 klik) kişi burdaydı!


REKLAM WERMEK İÇİN İLETİŞİM REKLAM WERMEK İÇİN İLETİŞİM

 
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol