vuslatyeri
  GÜZEL OLAYLAR
 

~~~*~~~*~~~*~~~*~~~*~~~*~~~*~~~

Bismillahirrahmanirrahim,

Geceler, o tertemiz siyah örtüsüyle bütün bir varlığı sarınca,

bir kısım karanlık ruhlar kendilerini her şeyden kopmuş,

yalnız ve garip hissederler.


 

        En karanlık anlarda, en tenha yerlerde, en kimsesiz çöllerde dahi O, hep bizimle beraberdir. O gariplerin enisi, kimsesizlerin kimsesi ve çaresizlerin çaresidir.
        Kırık gönüllerin inkisarını bilen, onulmaz dertlere derman gönderen, ikliminden gelen esintilerle ruhlarımızdaki yalnızlık ve vahşetleri silen yalnız O’dur. O’na yönelen, açılacak bir kapıya yönelmiş olur; O’na yalvaran matlubuna ermiş sayılır.
        Eserlerinde O’nu bilip, vicdanında O’nu duyup tanıyanların, bilip öğrenecekleri başka şey kalmamıştır. O’nun marifetine erenlerin dimağında bilgi parçaları, elmas sütunlar üzerinde firuze kubbeler haline gelir. O’nu tanımayan ruhlarda ilimler evhama inkılâp eder, ilimlere mevzu teşkil eden varlık ise cansız cenazelere dönüşür.
     
       O’na inancın aydınlık ikliminde bütün varlık bir baştan bir başa alabildiğine netleşir; eşya ve hadiseler üzerindeki duygu ve düşünceler durulardan duru hale gelir ve her şey akar O’na ulaşır. Bu saf duygu ve düşünceler ile O’na yaklaşıp, O’na yalvarıp yakarmasını bilenler insanların en talihlileridir.
      
    Bunu böyle bilerek, dağ-bayır, çöl-şehir, gece-gündüz yalnızlığını hissettiğin vakitlerde, kalk bütün benliğinle O’na yönel; kalbinin kapılarını O’na aç, büyük-küçük acı ve ızdıraplarını, arzu ve isteklerini bir bir O’na şerhet! Acılarının dindiğini, ızdıraplarının, yerlerini huzurlara, itminanlara bıraktıklarını duyacak ve ruhunun dört bir yandan iltifat esintileriyle sarıldığını hissedeceksin.
      
      Belki, sen O’nu, cismaniyete ait kıstaslar içinde hiçbir zaman görüp duyamayacaksın. Ama O, her lahza binbir emare ve işaretlerle varlığını senin vicdanına duyuracak, yakınlığını sana hissettirecek ve yer yer gönlünün dudaklarını tebessümlerle süsleyecektir.

<span style='background-color:yellow'><span style='background-color:Yellow'>dua</span></span> ibadetin ruhudur
       Geceler bu varidata açık ya maçlar gibidir. Kalbini Hakk tecellileri karşısında pırıl pırıl bir ayna haline getiren hakikate uyanmış ruhlar, gecenin gelişiyle seccadelerinde pusuya yatar ve tecelli avına çıkarlar. Sen de yapayalnız kaldığın zamanlarda gecenin yamaçlarını kolla! Oraların dosta halvet yeri ve gurbet dakikaları da halvet zamanı olduğunu bil; bütün hissiyatınla O’nun huzuruna gir ve kalbinin sırlarını bir bir O’na say, dök! Dertlerini sadece O’na aç; O’nun huzurunda inle ve başını O’na giden yollarda ilk eşik sayılan secdegaha koy ve bekle..! Gönül dünyana doğru içiçe kapıların açıldığını duyacak, O’nun varlığının ışıklan altında eridiğini hissedecek ve deryaya düşen bir damla gibi kendi hesabına kaybolup gidecek, sonra da hesaplar üstü bir kuşakta okyanusların dev dalgalan ile bütünleşeceksin...
        
          Senin varlığın içinde bir iç, için içinde ayrı bir iç ve iç içe içler seni, sürekli, daha derinliklere, daha genişliklere ve daha zirvelere doğru çekip götürecek. Bu iç içe derinliklere yelken açabildiğin ölçüde, kendini ötelerin en baş döndürücü bakir iklimlerinde, cennetin o sonsuza açık yamaçlarında tenezzühe çıkmış gibi duyacak ve her yeni adımda Allah’a yaklaşmanın ayrı bir lütfunu göreceksin.
        Dıştan başka birşey görmeyip, içindeki büyüklüklere, ihtişamlara, derinliklere ulaşamayan ruhlar, sürekli karanlıklar içinde bacalar durur ve bir türlü hasretlerden, buhranlardan kurtulamazlar.
       Keşke onlar da, pırıl pırıl bu semalar kadar derin, cihanlar kadar geniş, kendi mahiyetlerindeki derinlikleri sezebilselerdi..! Keşke onlar da, gerçek insanlar gibi içlerindeki aydınlığa açık noktalan keşfedip vicdanın dümdüz yollarında, Yüce Yaratıcının gönül gözlerine saldığı ışıklarla o alemlere ait sırlan avlayabilselerdi.

      
      Birer nüve halinde, içlerindeki bu aydınlık yollan bulamayanlara, bir ömür boyu en yüksek hakikatten habersiz yaşayanlara ve maddi mesafelere takılıp kalarak, sonsuzluk mesafelerini sezemeyenlere bilmem ki, acısak mı; üzülsek mi; yoksa, gözlerinin açılması için dua dua yalvarsak mı?
 
TEBYAN

~~~*~~~*~~~*~~~*~~~*~~~*~~~*~~~

Güzel Bir Rüyayla Namaza Başladım

 

2000 yılında saçı açık, süsüne dikkat eden bir kız idim. Hatta şakayla dahi olsa aynanın karşısına geçer başörtüsünün bende ne kadar itici durduğunu düşünür, kendimle alay ederdim. Ama gerçekten de yakışmazdı.

Bir gece rüyamda sadece yüzünü hayal meyal gördüğüm, aksakallı, saçları ağarmış biri, Lâilâheillâllah diyerek dua etmemi söyledi. Sonra ikinci ve daha yüksek bir sesle yine Lâilâheillâllah ile dua etmemi söyledi. Üçüncüde bu ses ile her yer çınladı sanki ve birden yataktan fırladım. Tam da sabah ezanı okunuyordu ve müezzin Lâilâheillâllah diyordu. Biraz durup yattım. Bugünkü aklım olsa namaz kılıp da yatardım.

O gördüğüm şeyin ne olduğunu bilmiyorum. Rüya mı yoksa ben sabah ezanındaki Lâilâheillâllah’larımı duydum. Ama o hayal de olsa gördüğüm yüzü unutacak ve bana “Dua et” dediklerini uyduracak kadar bunamış değildim. Galiba en doğrusu, onun Lâilâheillâllah tavsiyesiyle ezanın Lâilâheillâllah ifadeleri aynı ana denk gelmişti.

O rüyadan sonra ne oldu derseniz? Artık başörtüsü ile aynanın karşısına geçtiğimde bana ne kadar yakıştığını düşünüyordum. Sanki Allah tarafından yüzüme nur geldi. Ve bana başörtüsü çok yakıştı gibi geldi. Sonra o senenin Ramazan ayında namaza başlamaya karar verdim. İnanın hangi namaz kaç rekât onu bile bilmiyordum. Ama başardım.

Şimdi sene 2008 ve ben hâlâ namazıma devam ediyorum. Tam dört dörtlük kılamıyorum belki, ama hamdolsun kopmuyorum.

Sonra yine bir Ramazan ayında evimde Kur’an öğrenmeye karar verdim. Her gün bir saat vakit ayırıp onu da başardım sayılır. En azından Yasin suresini Arapça okuyabiliyorum. Allah devamını da nasip etsin inşaallah.

Kısacası o sabah ezanı okunurken duyduğum ses beni çok değiştirdi. Allah hepimize daha güzel şeyler nasip etsin inşaallah.

 

Gülşah Sevimler

~~~*~~~*~~~*~~~*~~~*~~~*~~~*~~~

Arza bin feryat gönderen dudaklar

 Bir uçtan bir uca dünyayı sarsar

Nerde vicdanlar aranıpda dururlar

Sadece kınama demeçleri yayınlayanlar

Ama Gazze-de konuşur bombalar

Her yerde dillerde demagoji, serenatlar

gazze mahkûm sessizlik çığlıklarına

Bu sessiz kalmalara oturup ta ağlarlar

Hani inanan insan şahlanacaktın

Allah-ın vadi için çarpışacaktın

 Nerede vicdanlar, aranıp dururlar

Sıcak  mı geldi evin, koltukların rahat mı?

Ana, baba, bacın, evlatların yanında mı?

gazzeye düşen bomba canını yakmadı mı?

Bize katından bir kurtarıcı gönder

Diyen o mahsum , mustazafı hiç duymadın mı?

Dünyanın öbür ucunda bir müslümanın

Ayağına diken batsa acısını hissetmeliydik hani

gazzede bombalar alkışlanır

Kınama demeçleri verme boşuna

Bırak dikeni, parçalanan bedenlerin

İmdat feryadının acısını duymadın mı?

Utanmadın mı kalbini taşıya bedeninden

Duaya durması gereken silah tutması gereken

Utanmadın mı kanal zapinkleyen ellerinden

Zulme sadece ahlayan ve vahlayanlar

Oturdukları yerden cennet hayali kuranlar

Protesto meydanlarında hayali kurşunla kâfir vuranlar...

Can tatlı hayat güzel

Ama ne zamana kadar

Üç gün mü, beş gün mü?

Hadi varsay atmış yıl, ya ötesi arkadaş...

Bir otuz yılın gerisinde

Ömrün hazin kar defterini kurcalarken

Hangi şerefli bir esere imza attık ki?

Ardımıza dönüp bakıldığında

Hangi amelimizi imanımıza şahit ettik ki?

Hangi bir zamana kadar bu beyhudelik         

Bir gün seninde feryatların arşı arşınlamadan

Gözlerin yerinden fırlayıp

Eyvah kadehini yudumlamadan

Yüreğini kefenleyip

İşte geliyorum sevdam, kudusüm, kardeşim

Ruhumu yaşarmak için bedende ölmeye geliyorum

Yaşamanın lezzetini değil ama

Şahadetin tadını tatmaya geliyorum

Demenin vakti gelmedi mi?

 

D. Şüheda Terzi

~~~*~~~*~~~*~~~*~~~*~~~*~~~*~~~

 
  Bugün 23 ziyaretçi (32 klik) kişi burdaydı!


REKLAM WERMEK İÇİN İLETİŞİM REKLAM WERMEK İÇİN İLETİŞİM

 
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol