vuslatyeri
  => 13. Sayı (Aralık 2007)
 



13. Sayı (Aralık 2007)   


  Editörden A. Cihangir İŞBİLİR
İrfan Mektebi bir yaşında!
Bir yılı geride bıraktık; yaklaşık yüz elli bin dergi ile hanelerinize, gönül dünyanıza misafir olduk hamdolsun.
Önümüzde çok uzun bir yolculuk var.
Bu bir yıl içinde bir de meyve verdi İrfan Mektebi: Üç aylık İngilizce dergimiz ‘The Pen’ yayın hayatına başladı.
Önümüzdeki yayın dönemimizde yeni meyveler birbirini izleyecek inşaallah.
  İnsanların Fıtrî Dini İslamiyettir. M. Zakir ÇETİN
Evet, insanların fıtrî dini İslâmiyet’tir. Buna binlerce delil ve burhanlardan yalnız insanların yaşamasını delil olarak göstermek kâfidir. Dikkat ettiğimizde görüyoruz ki dünyaya gelen her çocuğun sevimli bir hâli vardır.
Onun bu hâli vicdanları bozulmamış insanların şefkat ve merhametini celb eder. O çocuk ister Müslümanın çocuğu olsun, ister Müslüman olmayanın çocuğu olsun fark etmiyor.
Çünkü bir hadis-i şerifte “Her doğan çocuk İslâm fıtratı üzere doğar. Daha sonra ana-babası onu Yahudi, Hıristiyan veya ateşperest yapar.” (Buharî. Cenaiz, 80) ferman ediliyor.

  Secdede Ufuk ABDÜLKERİM

Biliyorum, bir gün gelecek, ölüm beni de yakalayacak.
Biliyorum, hiçbir şeyin bana fayda vermeyeceğini.
Her ne kadar nefis istemese de gelecek ölüm.
Biliyorum, yüksek kalelerde bile olsam,
Azrail’in beni alıp götüreceğini.


  Günümüzün En Büyük Meydan Savaşları İdris FERİD
Küçük cihaddan büyük cihada döndünüz. O, kulun nefsani arzularına karşı yaptığı cihaddır.

Bu yazımızda size bir meydan savaşından bahsedeceğiz. Bu savaş, Çeçenistan’da, Filistin’de, Irak’ta, Afganistan’da ve dünyanın başka yerlerinde süren mücadeleler kadar bizleri ilgilendiriyor. Belki de bizim için en büyük savaş (cihad-ı ekber) bu savaştır.
Bu savaş Vücut memleketinde ve Göğüs meydanında, Nefis ordusuyla Kalp ordusu arasındaki meydan savaşıdır.
Vücut memleketinin arşivcisi ve tarihçi (vakanüvis) Kuvve-i Hâfıza bize şöyle anlattı:


  Bir İhtida Haberi Mehmet KÖROĞLU
Profesyonel işler, elbette profesyonel birisinden beklenir. Kitabınızdaki İngiliz lisanıyla yazılmiş bir şiiri, bir kalem yazdı demek ne kadar komik bir hurafe ise akılsız âletlerin akıllıca iş yaptıklarını iddia etmek de en az onun kadar hurafedir.
Evet, bir ağaç üzerinde yetişen, toprak ve su gibi gıdalarla büyüyen, güneş ve hava ile olgunlaşan mükemmel bir meyveyi, ne o akılsız ağaç, ne o şuursuz güneş, ne de toprak su ve hava yaptı diyemeyiz.

Hâlid, 14 yaşında Berlin’den zekî bir kardesimiz. Bizdeki Fen Liselerinde olduğu gibi sadece yüksek kabiliyetli öğrencilerin okuyabildiği Gymnasium’da okuyor. Okul tatilinin birisinde misafirimiz olmuştu.
 
Yenilmek Kaybetmek Değildir. Mehlika YAĞMUR
Yenilmeyi sevmek

Konuşarak anlaşmak insana özgüdür. Ama maalesef her konuşabilen insan anlaşabilen insan demek değildir. Bir mevzu hakkında görüş beyan edilirken pek çok kez “Karşımdaki sözünü bir bitirse de ben de diyeceğimi diyebilsem!” düşüncesiyle muhatabımızın ne dediğini anlamayız bile.

Konuşabildiği halde anlaşamaması, insanlığın medeniyet notunun vehametine açık bir gösterge. Bir Arap atasözünde “Beni anla da istersen öldür!” denilmiştir. Evet insan anlaşılmağa ne kadar muhtaç. Fakat unutulmaması gereken şey “bizi en iyi anlayan kişi elbette bizim de anladığımız kişi olacaktır.”
 
  Hayrat Vakfı A. Cihangir İŞBİLİR
“İSLÂM DÜNYASININ
EN MÜHİM VAKIFLARINDAN BİRİSİ” Hayrât Vakfı

En büyük düşmanlarımız olan cehâlet, zarûret ve ihtilâfa karşı; san’at, mârifet ve ittifak silahlarıyla karşı koymak için her faaliyetimiz titizlikle planlanmakta; çalışmalarımız, cihanşümûl hedeflerimiz doğrultusunda en münasip ve doğru tekniklerle îfâ edilmektedir.
(Hayrât Vakfı Proje Koordinatörü)

1. TARİHÇE VE GAYE
Hayrât Vakfı, 1974 yılında Üstâd Bedîüzza­mân Hazretleri’nin talebesi ve kendisinden sonra vazîfesini devrettiği en yakın da‘vâ arkadaşı Ahmed Husrev Altınbaşak tarafından İstanbul Küçükçekmece’de kuruldu. Vakfımızın ana gayeleri, kuruluş senedinde şöyle tanımlanmıştır:

  Haccın hikmet ve fazîleti Zeynel YILDIRIM
İslâm Âlemi’nin büyük şûrâsı:Haccı Ekber

“HAC VE UMREYİ ALLAH İÇİN TAMAMLAYIN!”


Bir hacı, ne kadar avamdan biri de olsa, mânen yüksek mertebelere ulaşmış bir velî gibi umum yeryüzünün azametli Rabbi olduğunun şuuruna vararak Allah’a yönelir. Çünkü hac davetiyle huzuruna çıktığı Rabbi’nin yalnızca kendi Rabbi değil, belki dünyanın her tarafından aynı davete icâbet ederek koşup gelen milyonlarca hacıların da Rabbi olduğunu ve hepsinin o yüce Zât’a kulluk etmeye geldiğini görmekle tam mânâsıyla hisseder.
  Haccın Vücubunun Şartları  
Haccın vücûbunun şartları

Bir mükellefte haccın vücûbunun şartları tamamen bulunursa, hac vacip (Farz) olur. Tamamı bulunmazsa, hac vacip olmaz. Bahsedilen şartlar yedi olup sırası ile şunlardır:
1. Müslüman olmak: Bir kimseye haccın farz olması için; o kimsenin Müslüman olması şarttır.

2. Akıllı olmak:
Allahu Teâlâ’nın emir ve yasakları; ehliyet sahibi olan insanın üzerinedir. Teklifin sıhhati akılla ilgilidir. Hanefi fukahası: “Deli olan kimseye hac farz değildir” hükmünde ittifak etmiştir.

3. Hür olmak:
Resûl-i Ekrem (sav)’in: “Herhangi bir köle ki on defa haccetmiştir, sonra da azad olmuştur. Onun üzerine farz olan hac lâzım gelir” Hadis-i şerifini esas alan Hanefi fukahası: “Kölelere ve cariyelere hac farz değildir. Efendilerinin izni ile hacetmiş olsalar dahi bu tatavvû (Nafile) olur.
  Asırlar Ötesinden Duyurulan Çağrı Asuman CİHAN
Asırlar ötesinden duyurulan çağrı: Hac

Sadakat, bu peygamber ailesinde en güzel şekilde tecelli etmiş, Beytullah’ı inşa şerefine nail olmuşlardı. Mü’minler burada en haşmetli ev sahibinin misafirleriydiler ve öyle bir misafir ki bizzat davetliler. Cenâb-ı Hak asırlar ötesinden Hz. İbrahim’in sesiyle onları çağırmış ve mü’minler de “Lebbeyk!” sadâlarıyla bu davete icabet ediyorlardı. Dünya üzerinde gözlerin bundan daha hayırlısını görmediği Beyt’e nazar ediyorlar ki bu seyir Cemâlullah’ı seyrin bir numunesi gibiydi.

Hz. Âdem (as)’la başlamıştı Kâinatın Efendisi’ne hazırlığı Mekke’nin. Hz. Âdem’in şeytandan Allah’a sığınmasıyla Cenâb-ı Hak koruyucu melekleriyle Mekke’yi kuşatmış ve bu mevki ‘Harem Bölgesi’ yani emin belde olmuştu.
Haremeyn-i Şerifeyn: Medine ve Mekke Münir SALİH
Medine...
Hatemül Enbiyâ Aleyhissalatü Vesselam’ın şehri Medîne…
Medeni milletlere imam yetiştiren Medîne…

Efendimize kucak açıp, önce hicretin, sonra cihadın, sonra da hayatın merkezi olan Medîne…

Her asırda, yeryüzünün yarısının, insanlığın beşte birisinin kabul edip itaat ettiği İslâmiyet hakikatlerinin tesis edildiği Medîne…


Ensarın muhacirle kucaklaştığı Medîne…
‘Saadet Asrı’nın yaşandığı şehir Medîne…
  Hacca Gitmek İçin İhtiyar mı Olmak Lazım? Feridun ŞAMİL
O, nur yüzlü mübarek hacı teyzelerimiz ve amcalarımızdan hep şu itirafları duyuyoruz: “Yavrum o peygamber diyarına, gençken gitmek lazım, keşke dinçken, gençken gitseydik. Siz siz olun hiç geciktirmeyin hemen gidin!”

Hac için acele edilmeli. Çünkü Peygamberimiz (asm) bir hadîs-i şeriflerinde şöyle buyurmuşlar: “Hac yapmak isteyen acele davransın. Zira sizden hiç kimsenin başına ne gelecek bilinmez. Hastalanacak mı, fakir mi düşecek?” (Ebu Davut, Menasik: 6)
 
  Âşıklar Sultânı: Yûnus Emre Zafer ŞIK

Bu nasıl bir aşk ki, senelerce tekkeye dağdan odunlar taşıdın. Getirdiğin odunlar ip gibi düzgündü. Hocan Tapduk Emre hazretleri: “Ey Yûnus, bu ne iştir, hiç eğri odun yok?” buyurunca: “Efendim, bu kapıya eğri odun yakışmaz.” cevabını vermiştin.
Dağdan getirdiğin odunlar gibi, hayatın da, sözün de, özün de düzdü.

Bugün sevgisizlik çölünde yanarken, sevmeye-sevilmeye her zamankinden daha muhtaç olduğumuz meydanda.

  Ben tarihten geliyorum Kürşad İMANLI
Nice büyüklerden nice dersler, ibretler aldım. Sonra baktım; bütün bu büyüklerin, en büyük hasletlerinin daha büyüklerini ve emsalsiz derece yükseklerini tek bir ağaçta gördüm. Kökleri enbiyâya dayanıyor, meyveleri evliyâlar…

Ben, sabrı, Eyyub (as)’dan öğrendim. Metâneti Cercis (as)’dan ders aldım. Şirke tahammülsüzlüğü Hz. Ömer (ra)’dan, küfre müsamahasızlığı Nuh (as)’dan ders aldım. İhlâsı, tevhidi ve teslimi İbrahim (as)’dan ders aldım.

İnsanı ve bütün mahlûkatı, yaratanı hürmetine sevmeyi Yunus Emre’den öğrendim. İnsanı ve hatta her mahlûku hor değil, hoş görmeyi Hz. Mevlânâ öğütledi bana ve dedi ki; “Ne olursan ol yine gel!” Yani, Rahmet-i Rahman’dan ümidini kesme! Günahlarım ne kadar büyük olursa olsun Gaffar ve Gafur olan Allah’ın mağfiretinin daha da büyük olduğunu Hz. Ali (kv)’den talim ettim. Tevâzûyu, nefsini herkesten daha aşağı bilen Cüneyd-i Bağdadi (ks) ders verdi bana. Hayâyı Zinnureyn (ra)’ten öğrendim, hayâ ederek…
  “Rabbin için namaz kıl ve kurban kes!” İbrahim KARADENİZ
Kurban, ‘tevhid’in amelî (pratik) hayata akseden kuvvetli bir tezahürü. “Rabbin için namaz kıl ve kurban kes!” mealindeki hitap hem tevhidi, hem ibadeti hem de tevhid ve ibadetin ön şartı olan fedakârlığı ders vermekte.

Kulun, Rabbi için, Rabbinin emriyle Rabbinin verdiği mülkten bir kısmını kurban yoluyla feda etmesi, onu Maksûd’una, Matlûb’una, Ma’bûd’una ulaştıracak kapının aralanmasına vesile olacaktır. Aralanmasına diyorum, zira kapı zaten ‘iman’ ve ‘duâ’ ile çalınmış ve ‘namaz’ ile açılmıştır. Kurban, ‘kapı’nın kapanmamasını dilemektir... Kurban, açılan ‘kapı’dan girecek rûhî olgunluğa erişmek arzusunun ifadesi ve o arzudaki samimiyetinin göstergesidir...

Kurban, zerreden güneşe, sinek kanadından göklerdeki galaksilere kadar her şeyin kilidi ve anahtarı elinde olan Hakk Teâlâ’ya muhabbeti ve itaati artıran ‘mariefetullah’ı kazanma yolunda en mühim engel olan kalbî nizaları, ikilemleri ve ruhi paradoks lekelerini temizleyen mukaddes bir ‘nezafet’ hamlesidir...


Üç kurban, üç ihsan Metin Said SERDENGEÇTİ

Bu bayram, bu mânâsıyla, kurban olmayı bilmek yani teslimiyeti her şeyimizle yaşayabilmenin tazelendiği, kulluk bilincinin zirveleştiği mübarek zamanlardır…
Aynı zamanda İbrahim (as)’ın şekillendirdiği hanîfen müslimen gömleğinin taşıyıcısı olan İsmail soyunun ihsânı ve devamının ihtar edildiği
Lebbeyk’in Allâhü Ekber’e koştuğu ezman-ı muazzamadır.

Kudsî, mübarek, bereketli; gelmesini “merhaba” sevinciyle karşıladığımız, gitmesini “elvedâ!” esefleriyle dillendirdiğimiz Iyd-i Fıtır (Ramazan-ı Şerif), maddi-manevi birçok güzellikleri gündemimize taşımakla, akabinde, ruhlarımıza ve kalplerimize bayram sevincini de yaşatarak geride kaldı. Rabbimiz, bir sonraki mübarek zamanlara ulaşıncaya kadar bereketini üzerimizden eksik etmesin!..

  Lemaat tahlilleri Cemaleddin ŞENER
Hakkında “İnşâallah bu eser, bir zaman Risâle-i Nur Şakirdlerine bir nevi mesnevî olacak” denilmekle ilerde mesnevî-hânların, Mevlânâ’nın Mesnevî’sini okudukları gibi belirli tarzlar ile ve muayyen vakitlerde ve bir mevlid ziyafeti nevinden halklara okunacağına sanki işaret edilmektedir.

Lemaat Hakkında
Üstad Bedîüzzaman Hazretleri, bu risâleyi İstanbul’da Dâru’l-Hikmeti’l-İslâmiye azâsı iken yazmıştır. Eserin telifi hakkında Ed-Daî’nin haşiyesinde verdiği 1337 tarihi muhtemelen Rumî takvime göredir. Milâdî karşılığı 1921 eder ki Yeni Said devresinin başlangıç senelerine rastlamaktadır. Risâlelerdeki beyanatından hususen Sikke-i Tasdik-i Gaybî’deki ifadelerden 1920 veya 1921 gibi Eski Said’in Yeni Said’e inkılab ettiği anlaşılıyor. Bu itibarla, Mesnevî’deki Arabî risâleler gibi Lemaat’ın da Yeni Said’in ilk eserlerinden olduğu düşünülebilir.
  Gül açan, gülleri açtıran insanları yetiştirmek Dr. Yusuf Bahadır DEREN
Hiç şüphesiz ki insanlarla uğraşmak olabilecek en zor ve sabır isteyen işlerdendir. Bazen bir kişiyi kazanmak bin kişiye bedel olmaktadır. İşte o bir kişi, işi götürebilmekte ve nice hayırları yapabilip yaptırabilmektedir. Neticede “Bir kişiden ne olur?” mantığı çok yanlış bir anlayış olmakla birlikte, gerek tahripte gerekse hayırda, bir kişi çok önem kazanmaktadır. Öyle ki insanlık müspet, menfî hep o bir kişileri konuşur.

Hep onlar hatırlanır. Bu konuda insanlık tarihinin geçmiş ve gelecek en büyük misali Hz. Resûlullahtır (asm). Zira o (asm) bir kişi idi ve bir kişi ile başlamıştı; ancak Rabbi ile beraberdi... Şimdi ise kaç kişidir?
  Bulmaca Dr. Yusuf Bahadır DEREN

 

 

 

 

 

 

 

 

Bir önceki sayımızdaki bulmacanın cevabına buradan ulaşabilirsiniz.

 
  Bugün 6 ziyaretçi (20 klik) kişi burdaydı!


REKLAM WERMEK İÇİN İLETİŞİM REKLAM WERMEK İÇİN İLETİŞİM

 
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol