vuslatyeri
  => 11. Sayı (Ekim 2007)
 




11. Sayı (Ekim 2007)   


  Editörden A. Cihangir İŞBİLİR
Bayramlar ver yâ Rab!

Hz. Ali (kv) “Bugün bize bayramdır, yarın bize bayramdır, Allah’a âsî olmadığımız her gün bize bayramdır” der ve ekler: “İnsan, bayram gününe ibret ve tefekkür nazarıyla bakmalıdır. Bayram günü bir mânâda kıyâmet gününe benzer.”
  En büyük mucizenin en büyük mucizesi Cemaleddin ŞENER
Nasılki Kur’ânı dinleyen, onu dinlemekten aldığı feyizle Allah kelâmı olduğunu hissedebîliyor ve ifade tarzına ve edebîyatına dikkat eden, ulaştığı insan üstü edebî zevk ve belağat seviyesiyle mûcize olduğunu anlayabiliyor ise onun gibi mânâlarını ve içindeki ilimleri anlayarak mütalaa eden bir kimse de o ilimlerin ve o mânâların asla âciz bir beşerin basit düşüncesinin mahsulü olamayacağını katiyen anlayabilir.
 

  Kur’ân okuma ve hatim adabı Zeynel YILDIRIM
Her dil kendi alfabesiyle yazılıp okunduğu gibi; Kur’ân da kendi dili ile okunup yazılmalıdır. Kur’ân başka alfabelerle okunmaz. Kur’ân kendisi bir mûcize olduğu gibi Arapça yazılışı da bir mûcizedir.

• Kur’ân okumak niyeti ile abdest almak.
• Kur’ân okumadan önce misvaklanmak. Hz. Ali’den rivâyetle Peygamber Efendimiz: “Ağzınız Kur’ân yoludur. Onu misvakla temizleyiniz” buhyurmuştur.
• Kur’ân, temiz elbise ile temiz, güzel ve nezih yerlerde okunmalıdır.
 
 
  Kur’ân hakkında ne dediler? Murat İNCEİMAMOĞLU
Alman filozoflardan Johan Jacob Reisig (bazı Arapça eski eserleri basan bir kimse) diyor ki: “Biraz Arapça öğrenen bazı kimseler, Kur’ân ile istihzaya kalkışıyor. Fakat bunlar Kur’ân’ın te’sirli, fasih ve inananları elektrikleyen okunuşunu dinlemiş olsalar, Hazret-i Peygamber’in Ashâbına Kur’ân anlatırken kullandığı, akıllara hayret verici lisanı duysalar, Allah’ın huzurunda secdeye kapanırlar ve hepsi de “Ya Resûlallah! Bizim elimizden tut ve bizi senin ümmetine dahil olmak şerefinden mahrum etme, derlerdi.”
  Ramazan Muştusu Fatih KIRAR

 

Beden-i cevârih giyince sıyam
Dirildi ruhlar dâim durdu kıyam
Sâkin-i arz u semâ eyledi selam
Vakt-i nüzûlündür ezeli kelam

 

 

 

Esmâ-i Hüsnâ İlyas RAMAZANOĞLU

İnsan ne kadar ayinedarlığını bilerek Allah’ın güzel isimlerini okuyup okuttursa o nisbette kıymet ve değer kazanır. İşte bu sırla Peygamberimiz (asm) Cenâb-ı Hakk’a en cami’ ve en mükemmel bir ayine olmuş ve böylece Allah’ın en sevgili kulu olarak Habîbullah ünvanını almıştır.

Kur’ân’da Cenâb-ı Hakk: “Esmâ-ül Hüsnâ (en güzel isimler) ise Allah’ındır. Öyleyse Ona onlarla duâ edin.” buyuruyor. (A‘raf, 180)
Hadiste Peygamberimiz (asm): “Allah’ın doksan dokuz ismi vardır. Kim bunları anlayarak ezberlerse cennete girer.” buyuruyor. (Tirmizî)

  On beş yaşıma geldiğimde bana dediler ki! Muhlis KÖRPE
Bir çekirdek toprak altına atılır. Ta ki çatlayıp büyüsün. Bütün istidatlarını göstersin. Bunun için de kar, kış, yağış, karanlık bir ortamda kalma, çapa, ilaçlanma gibi bir takım muamelelere maruz kalır. Bu faaliyetlerin olmasını istememek çekirdeğin içindeki bütün güzelliklerin bütün ihtişamıyla kendisini göstermesini istememek demektir. İşte o zaman bir çekirdek olarak kalmaya devam edecek. Değeri bir çekirdek kadar olacak. Belki de insanlar ona hiç kıymet vermeyecekler.

 

 

  İdeal veriniz, ideal! İdris FERİD

İdeal, milletler için sihirli değnek, bakırı altına dönüştüren simyadır.
Osman Gazi’nin bir ideali vardı. Bu ideali onun aşireti de benimsedi. Daha sonra bu ideal imparatorluk ideali haline dönüştü. Osman Gazi’nin ideali, Osmanlı’nın ideali oldu. Bu ideal 400 çadırdan, üç kıtaya yayılmış 20 milyon kilometrekarelik bir cihan devleti ortaya çıkardı.

Son model bir arabanız var, fakat gidecek bir yeriniz yoksa arabanızın varlığı hiçbir şey ifade etmez.

 


  Parlak bir istikbâle namzediz! H. Sabri ÇOŞKUN
Kendine güven ve ümidin kaybolduğu yer ve zamanda ‘iman’ kuvvetlerinin ve kaynağı iman olan pek çok haslet ve duygunun da eriyip tükeneceği muhakkak... Bu eriyip tükenme neticede ‘toplumsal cinnet’ çarklarının hızla dönmesine sebep olacak ve bu meşum fabrikanın yegane meyvesi günahkârlık ve topyekün esaretten başka bir şey olmayacaktır... Esaret; nefse esaret, kula esaret, başka kültürlere esaret, gayrımüslim milletlere esaret!...
 
  Allah Benim Yargıcımdır * Zafer ŞIK

Danyâl Peygamberin bereketiyle türlü türlü nimetlere kavuşan Çukurova, sefâhate atılınca o nimetler de bereketliliğini yitirmiştir. Yine de mümbit topraklara sâhiptir; narenciyesinden muzuna, pamuğundan mısırına, karpuzundan üzümüne kadar semeredar…

Bir şehir düşünün… Orta yerinde koca bir Peygamber bulunsun. Kentin merkezinde olsun da orada yaşayanlar tanımasınlar O’nu. Hem de bir bereket Peygamberi olsun.
Evet, bahsettiğim Peygamber, Danyâl Aleyhisselâmdır ve Tarsus’un göbeğinde; haritanın en altının tam ortasında saklı durur!

 



Hadd-i Vasat Kürşad İMANLI
İnsanlar birine hakaret etmek istediğinde söyledikleri kelimelerden birisi de ‘alçak’tır. Oysa alçaklığın da kullanılacağı bir yer vardır ki, adına gönül derler. Alçak gönüllülük herkes tarafından övgüye layık görülen bir haslettir. Kul, Allah’a (cc) karşı kendini ne kadar alçak ve zelil görse o kadar iyidir.
 
Bundandır ki, evliyalar ve arifler her daim duâ ve niyazlarında kendilerini Allah’a (cc) karşı alçaltmışlar. Bu sırdandır ki Veysel Karani Hazretleri (ra) “İlahi! Sen azîzsin, ben zelîlim” diye duâ etmiş. Bundandır ki, Bedîüzzaman Hazretleri gibi Said olan bir zat Allah’a karşı niyazında kendini şaki diye nitelemiş.
 
  Esti şuhûr-u selâse rüzgarı Mustafa Ramazan ÜĞÜCÜ
Elhamdülillâh, şuhûr-u selâse (üç aylar) geldi, duâ ettik Peygamber Efendimiz (asm) gibi: “Allah’ım! Recep ve Şaban aylarını hakkımızda mübarek eyle bizi Ramazan ayına ulaştır!” (Mu’cemü’l-Evsat, 4/189)
 
Üç aylar, memleketimize ve âlem-i İslâma nice bereketler, hayırlar getirdi.
Evvelen Recebi yaşadık…
 
Oruçlar tutuldu, hatimler okundu, ibâdetler yapıldı. Günler geçerken bir de baktık ki Resûl-ü Ekrem (asm)’ın “Benim ayım” dediği Şaban gelmiş...
 
Ramazan-ı Şerif’i tazim ve istikbal için Şaban’ın gündüzlerinde oruçlar tutuldu.
Yavaş yavaş Ramazan’a hazırlıklar tamamlandı.
Ve doğdu Ramazan’ın hilali.


  Dünya aşkı Muallim AYHAN



Ölmeden olayım yaşarken türap
Yoksulu zengini kınamam gayrı
Kefenin yanında giyemem çorap
Dünyanın aşkına kanamam gayrı

 

 

  Feleğin çarkları keyfimiz için değişemez! Mehlika YAĞMUR
Bu da nerden çıktı?
Neden oldu bu hadise şimdi?
Keşke böyle bir şey olmasaydı?
Falan şahıs hayatımı zindan etmek için mi var?
Başıma gelen bu musîbet olmasaydı şimdi kimbilir ne kadar mutlu olacaktım?
Ve şu hastalık olmasa hayatta ne kadar başarılar elde ederdim!


  Bir tesellî Abdullah Mesud KURT
Ve ey şefkatli Resûl ve ey re’fetli Nebî! Eğer senin bu azim şefkatini ve büyük re’fetini tanımayıp akılsızlıklarından sana arka çevirip dinlemeseler, merak etme! Semavat ve Arz’ın cünûdu taht-ı emrinde olan, arş-ı azîm-i muhîtin tahtında saltanat-ı rububiyeti hükmeden Zât-ı Zülcelâl sana kâfidir. Hakiki muti’ taifeleri, senin etrafına toplattırır, seni onlara dinlettirir, senin ahkâmını onlara kabul ettirir!
 
 
Bir bilsem neler yapardım... Hamza BERAAT
Dil öğrenmek samimi gayret ve şevk ister. Gayet zevkli ve bir o kadar da eğlencelidir. Dil öğrenmek yeni bir kültürü tanımak, yeni insanlarla tanışmak, yeni dünyalara kapı açmak demektir. Bunun için o kültürün mantığını kavramak, onların bakış açısıyla bakmak, onlar gibi görmek, onlar gibi düşünmek gerekir. Hâliyle bir kültürün altyapısını, tarihini, hayata bakışını, bilinçaltı yargılarını bilmekte fayda vardır. Bunların bilinmesi o dilin öğrenilmesinde büyük kolaylık sağlar. Hatta bu hususta Resûlullah (asm) şöyle ferman etmiştir: “Bir kavmin lisanını öğrenen o kavmin şerrinden emin olur.” Demek bu lisanları onlardan olmak için değil; o lisanı bilenlere faydalı olmak için öğreneceğiz.



  Asıl bahar Canan ARIKUŞU
Hasan Dede, komşusuyla konuşurken erik ağacı konuşulanları duyamıyordu çocuk seslerinden. Dallarında ağırladığı Hasan Dede’nin torunları erik ağacının en büyük keyiflerindendi. Uzun zamandır kimselerin dönüp de bakmadığı kayısı ise günlerini pişmanlık içinde geçiriyor, her sabah «Ey insanlar! Siz benim gibi aldanmayın! Tüm sermayenizi burada tüketmeyin. Asıl baharı bekleyin!» diye ağlıyordu.
 
 
  Maddî ve Manevî Şişmanliğin Gerçek Reçetesi Dr. Ender SERİN
Oruç ve Sünnet

İsrafın sınırını anlamak için Resulullah’a (SAV) kulak verelim, buyurdular ki: “Ademoğlu, mideden daha şerli bir kap doldurmaz. Ademoğluna belini doğrultacak birkaç lokmacık yeterlidir. Ancak (nefsinin galebesiyle) illa da (mide doldurma işini) yapacaksa bari onu üçe ayırsın; üçte birini yemeğe, üçte birini suya, üçte birini de nefesine (tahsis etsin, üçte birden fazlasına yemek koymasın).”
 
  Bayram âdâbı Zeynel YILDIRIM
Yüce Rabbimizin biz kullarına ihsan ettiği lütuf, ikram ve bağışlanmanın bol olduğu iki bayramımız vardır. Biz bu bayramların birincisine IYD-I FITIR (Ramazan Bayramı), ikincisine IYD-I ADHÂ, yani Kurban Bayramı diyoruz. Bu bayramlarımızın da kendine mahsus adapları vardır.

1. Bayramdan önceki arafe gününde bin ihlas okumak. “Kim ki Arefe günü bin ihlas Sûresini okursa, kendi nefsini Allah’tan satın almış olur.” (Feyzü’l-Kadir). “Bizim memlekette eskide arefe gününde bin İhlas-ı Şerif okurduk. Ben şimdi bir gün evvel beşyüz ve arefede dahi beşyüz okuyabilirim. Kendine güvenen, birden okuyabilir.” (Bedîüzzaman, Şuâlar)
 
  “Akleden Bir Kalple Efendimizi Sevmek”  

www.sonpeygamber.info
Mülâkat: Züleyha ÖZDEMİR

İnternet modern çağda en kolay iletişim aracı. Hele ilgilendiğiniz alan böyle evrensel bir mesaj, İslâm gibi evrensel bir dinse. Bunu yüz sene önce yapamazdınız. Afrika’ya bu denli hızlı ulaşamazdınız ama bugün bu yolla çok uç noktalara ulaşabiliyorsunuz. Haftalık istatistik raporlarıyla dünyanın neresinden siteye girildiğini görebiliyoruz. Arjantin’den Antartika’dan Jamaika’dan, Hawai’den, Peru’dan, dünyanın her yerinden siteye girişler var. Bu muhteşem bir şey. Günlük yaklaşık 5 bin ziyaretçisi var her gün 5 bin insanın gündemine Peygamber Efendimizi bir yönüyle koyuyoruz. Her şeyin çok ayrı yeri var ama internet hiç ihmal edilmemesi gereken bir alan. Özellikle İslâm hakkında bu kadar ön yargıların olduğu, Peygamberimiz’le ilgili bu kadar olumsuz şeylerin konuşulduğu bir dünyada internet çok etkin bir araç.

 

Şevval Ayının Getirdikleri  
Tevfik AKSOY
Bedîüzzaman Hazretleri Mektûbât isimli eserinde şöyle der: “Ramazan-ı Şerif, âdeta bir âhiret ticareti için gayet kârlı bir meşher, bir pazardır. Ve uhrevî hâsılat için gayet mümbit bir zemindir. Ve neşv ü nemâ-i a’mal için, bahardaki mâ-i nisandır. Saltanat-ı rubûbiyet-i ilâhiyeye karşı ubûdiyet-i beşeriyenin resm-i geçit yapmasına en parlak, kudsî bir bayram hükmündedir. Ve öyle olduğundan, yemek içmek gibi nefsin gafletle hayvani hâcâtına ve mâlâyâni ve hevâperestane müştehiyâta girmemek için, oruçla mükellef olmuş”
 
  Bulmaca  

11. Sayının bulmacasını buradan bulabilirsiniz.


 
  Bugün 12 ziyaretçi (50 klik) kişi burdaydı!


REKLAM WERMEK İÇİN İLETİŞİM REKLAM WERMEK İÇİN İLETİŞİM

 
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol