KATEGORİLER |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
25. Sayı
25. Sayı (Aralık 2008) Çıktı !
|
|
İki sene evvel, 2006 Aralık ayında “Bismillâh” diyerek yola çıkmıştık.
25. sayımızla huzurlarınızdayız hamdolsun.
Bu iki sene içinde dergimiz gerçekten bir İrfan Mektebi kıvamına erdi; tefekkür eden ve düşündüğünü kaleme alarak paylaşma cesaret ve kabiliyetine sahip yüzü aşkın ‘muhakkik’ yazarımız ve on binleri bulan ‘müdakkik’ okurlarımız Mektebimizi İrfanla lebâleb doldurdular.
|
|
|
|
Önyargılı insanlar, her şeyi bilenler, muhatap konuşmadan onun ne demek istediğini anlayanlar çok şey bilirler. O yüzden muhatabı dinlemek zahmetine katlanmazlar. Çoğu zaman bu yüzden çatışmalar çıkar.
Çatışmaları azaltmanın en mühim yolu, muhataba saygı göstermektir. Ve bu saygıyla beraber muhatabı -önyargısız- dinlemek, anlamak ve anlamanın ışığında çatışmayı uzlaşmaya dönüştürmektir.
ÇATIŞMA
İnsanlar arası çatışmayı “Farklı düşünceleri, duyguları, ihtiyaç ve arzuları olan insanların birbiriyle uyuşamaması, anlaşamaması, ters düşmesi” olarak tarif edebiliriz.
|
|
|
|
Evet, insan bir askerdir. Askerlik vazifesi başka, hükûmetin vazifesi başkadır.
Askerlik vazifesi talim (eğitim), cihad gibi dini ve vatanı koruyacak işlerdir.
Hükûmetin vazifesi ise, askerin erzakını, libasını, silâhını vermektir.
Binaenaleyh (buna göre) erzakını temin etmek için askerliğe aid vazifesini terk edip
ticaretle iştigal eden bir asker, şakî ve hâin olur.
Bu itibarla insanın Allah’a karşı ubûdiyet, vazifesidir.
Terk-i kebair(büyük günahlar terk etmek) takvadır.
|
|
|
|
İnsanlık âlemi nefis ve şeytanla yapılan mücadele sonucunda yüz bini aşkın peygamberleri, milyonlarca evliyayı, âlimleri, sâlih kulları kazandı. Âdeta yerde yürüyen insan elbisesine bürünmüş melekleri kazandı. Şeytana uyup küfre girerek manevi olarak iflâs eden, kabiliyetlerini Allah’ın istediği tarzda, insana lâyık bir şekilde geliştirmeyen insanların insanlık âlemine verdiği zararı hiçe indirir.
Soru: Allah eserleriyle, fiilleriyle, sıfatlarıyla kısacası her şeyiyle güzeldir. Sonsuz şefkat sahibi, hakkıyla kullarına merhamet edicidir. Bununla beraber sâfi şer olan şeytanı yaratmış ve insanlara musallat etmiştir. Bunun sonucunda birçok insan cehenneme gitmiştir/gidecektir. Bu hal Allah’ın merhameti, şefkati, sonsuz güzellikleri ile nasıl bağdaşır?
|
|
|
|

Şimşekten hızlı geçer sayılı günlerimiz,
Davetine icâbet edenlerden kıl bizi!
Sanki matem kesildi şenlik, düğünlerimiz
Davetine icâbet edenlerden kıl bizi
|
|
|
|
Mustafa OZ
Mü’minin elinde duâ gibi bir silahı var. Duâmız olmazsa, hiçbir ehemmiyetimizin olmadığını Furkân-ı Hakîm ilân ediyor. Elimizde iktidar ve güç adına hiçbir şey yokken ve tek sermayemiz cüzî bir irade iken, duâ vasıtasıyla kudret ve rahmeti nihayetsiz bir Zat’a bağlanıp, bütün ihtiyaçlarımızı karşılayacak ve bütün düşmanlarımızı def edecek bir kudreti ve hazineyi elde edebiliriz. Ve nefis-cisim-mide üçlüsüne açılan savaşta, akıl-kalp-ruh üçlüsü tarafına nihayetsiz bir gücü imdada gönderebiliriz.
Mustafa ÖZ
İnsan için en önemli olan gayelerden birisi de mânen olgunlaşmaktır. Resûl-ü Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm Efendimiz, “Ben güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim.” fermanıyla bu gayenin önemine işaret etmiştir.
|
|
|
|
Kendi hayatlarımıza bakalım. Üzerimizde, evlerimizde, etrafımızda ve kafalarımızda ihtiyacımız olanın dışında ne kadar çok şey olduğunu hayretle göreceğiz. Hatta hayatımıza öyle şeyler girmiştir ki, onların bizden ayrılmasıyla yaşayamayacağımızı, o şeylerin kaybolmasıyla hayatımızın kararacağı gibi çok vesveselerin kulağımızda çınladığını duyacağız. Neden? (Ya da aynı sıkıntı ve üzüntüyü bir sabah namazını kaçırdığımızda da hissedebiliyor muyuz, ne dersiniz?)
Mesela bakınız, ozon tabakası delinmiş. Sebep: Kozmetik ürünler. Satışlar durmuş mu, hayır! Ormanlar memleketin akciğer depolarıdır ve cayır cayır yanmaktadır. Sebep: İhmal, kasıt. Çözüm: Bilinçlendirme kampanyası, ciddi okul eğitimi, Allah korkusu. Netice: Vahim.
|
|
|
|
Halenur SERHAD / MEDİNE
haleserhad@yahoo.com
Cennet ucuz değildir.
Cefasız sefa olmamaktadır.
Sabırla aşılmalıdır her engel.
Bunlar başarıldığı takdirde ise işte yüce Nebi’nin müjdeli haberi:
|
|
|
|
“Ya Resûlallah! Sana yalın ayak
şu hicret yollarını aşıp gelmek isterdim
lakin takat yok. Seni şu dünya gözüyle görmek isterdim ama imkân yok. Tesellim
Ravzana gelmek, huzurumsa
seni düşünmek”
“Ey! Gönül bahçemin seher kuşu
Senin bir teveccühün için ömrüm sana fedadır; zaten bülbülsüz bahçe neye yarar”
|
|
|
|
Selimzâde Mithat DOĞRUYOL
Rabbimizin hikmeti bu kışta yaz yaşadık
Huzur-ı saâdette binlerce haz yaşadık
Siyahıyla beyazıyla sarısıyla cem olduk
Rabb-i Rahîm’imize el açtık niyaz yaşadık
|
|
|
|
Şu İslâm milletinin geçmişte yaşadığı felâket ve mağlubiyetler, hususen 1. Dünya Savaşı’ndaki mağlubiyet, sonrasında gelen felaketler
ve İslâm birliğinin dağılması hadiseleri, gelecekte İslâm âlemine bir saadet ve bağımsızlık getirecek. Bu felaketler, âyet ve hadislerde âhirzamanda geleceği vaat olunan saadet günlerine vesile olacak. Hem öyle bir saadet getirecek ki, geçmişte yaşanan felaketler üç ise, saadet onun yüz katı olarak üç yüz olacak İnşaallah.
Bire yüz...
Ne büyük müjde!
B irinci Harbin) Mütareke başında, bir Cuma gecesinde bir rü’ya-yı sadıkada, misalî âleminde (rüya âleminde), bir meclis-i azîmde (büyük bir mecliste), benden sual ettiler: “Mağlubiyet sonunda İslâm’ın âleminde ne hal peyda olacak?”
|
|
|
|
Hac, lügatte mübârek makamları isteyerek ziyarette bulunmak demektir.
Dindeki manâsı ise ihrama girerek belli günde Arafat’ta bulunmak ve
Kâbe’yi usûlüne uygun olarak ziyaret etmektir. Hac, Peygamberimizin
Mekke’den Medine’ye hicret etmesinden 9 yıl sonra farz kılınmıştır.
www.sorusorcevapbul.com
HAC İBÂDETİ; GÜCÜ YETEN HER MÜSLÜMAN’A FARZDIR
“Haccı ve umreyi de Allah için tamam yapın.” (Bakara 196)
|
|
|
|
Ahmed Said GÜNDÜZ
haleserhad@yahoo.com
İbn-i Abbas dedi ki: “Ben Resûlullah’a (sav) içmesi için Zemzem suyu verdim, o da Zemzemi ayakta içti.” (Sahîh-i Buharî, 1232, 5617)
“Eğer bunun Hac farizasından bir parça olmasından çekinmeseydim, size kuyudan iple su çekmek için yardım ederdim.” (Sahih-i Buharî, 1234; İbni Huzeyme, 29426)
“İnsanlar için en iyi kuyu Zemzem, en iyi vadi Mekke Vadisi ve Hindistan’da Âdem’in gömülü olduğu vadidir.” (Sa’d İbn-i Mansur, Kitâb-ı Sünen)
|
|
|
|
“Einstein’ın önce arıtıp sonra tahta çıkardığı esir kavramı: Onun temel fizikteki rolü yirminci yüzyıl ilerledikçe daha çok genişledi. O şimdi yeniden isimlendirilerek ve zayıfça gizlenerek, kabul edilen temel fizik kanunlarını ihata etmektedir.
Ve çok ciddi sebeplerden dolayı o son kelime olacağı da şüpheli.”
Mevzuya bugünkü en otorite ilim adamının esir için yazdığıyla başladım. Diğer yazıları bunun ışığında irdelersek iyi olur.
Mevzu ile ilgili, rahmetli Prof. Ahmed Yüksel Özemre hocanın incelemesi var; bu zamanda esir hakkında genel olarak fizikçilerin kanaatını belirtmektedir. Hocanın kısmî mütalası şöyle:
|
|
|
|
Doğruyla yanlışı ayırt edebilen
Zaman geldiğinde akıntının tersine gidebilen
İnsanlarla iyi iletişim kurabilen
Sosyal yönü güçlü olan, araştırmayı seven
Kendini geliştirmeye hevesli olan
Olaylara geniş açıdan bakabilen
Yaşadıkları olaydan ders alabilen
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Bugün 44 ziyaretçi (154 klik) kişi burdaydı!

REKLAM WERMEK İÇİN İLETİŞİM REKLAM WERMEK İÇİN İLETİŞİM
|
|
|
|
|
|
|
|